Yaşama Sevinci

İlkbaharı yaşadığımız şu günlerde hepimizin içi kıpır kıpır oluyor.

 

 

Yaşadığımızın adeta yeniden farkına varıyoruz. İçimiz ayrı bir sevinçle doluyor. Rabbimizin bizlere sunduğu büyük nimetlerin tekrar farkına varıyoruz. Sabah kalktığımız zaman güneşin berraklığı, kuşların cıvıltısı, ağaçların yeşilliği bizi yeniden hayata bağlıyor.
Çocukluğumdan beri bu günleri hep sevmişimdir. İlkokulda kitapta okuduğum Kemalettin Kamu’nun baharda tabiat isimli dizelerini hiç unutmadım, bu günlerde mırıldanırım.

 

Kokuyor toprağı ne kadar taze,
Rüzgârlar elinde ipek yelpaze.
Koynunda gülleri var deste deste,
Ötüşüp duruyor serçe güvercin,
Kırda kuzuların kulağı seste.

 

Hangi esrarına yabancı insan
Sekiz on yaşında çocuğa sorsan
Sayar bin vasfını iki nefeste
Ve şair en taze eseri için
Ezelî sesinde buluyor beste.

 

Kul olarak düşündüğümüz zaman mevsimlerin hepisinin ayrı bir güzelliği vardır ama bahar diğerlerinden çok başkadır çünkü ölümden sonra yeniden dirilişi sembolize etmektedir. Kış mevsiminde kâinat adeta ölürken, ilkbaharla birlikte yeniden canlanmaktadır.
Allah (cc)K.kerimde bize ahiret hayatını ve dirilişi anlatırken bu durumu misal olarak vermektedir;
“Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp hâline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.”(zümer 21)
Biliyoruz ki insan; doğuyor, çocukluk dönemini yaşıyor, gençlik dönemini geçiriyor, nihayet ihtiyarlıyor ve neticede ölüyor. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz fakat Dünyaya öyle bir bağlanıyoruz ki, sanki hiç ihtiyarlayıp, ölmeyecekmişiz gibi bir halet-i ruhiye içine giriyoruz, Yukarıdaki ve benzeri birçok ayette Cenab-ı Hak bizlere bu gerçeği hatırlatmaktadır.
Yani yağmurlarla ilkbaharda yeniden canlanan tabiat,yaz mevsimiyle birlikte sararmakta ve sonbaharda adeta çör çöp olmakta ve kışın ise ölmektedir.İşte her yıl tekrarlanan bu olay bizlere kendi durumumuzun da aynen böyle olacağını haykırmaktadır.
Evet, yaşamak güzel, dünya güzel, dünyanın nimetleri de güzel ama unutmayalım ki bu güzelliklerin bir sonu vardır. Ve biz her gün bu sona hızla yaklaşmaktayız.
Yine bilmeliyiz ki bu dünyanın güzellikleri, nimetleri veya sıkıntıları, hepsi bizim için birer imtihandır. Ve bu imtihandaki başarımıza göre sonsuz olan Ahiret hayatı devamlı nimetler yurdu olarak bizleri beklemektedir.
İşte bizler akıllı insanlar olarak, sahip olduğumuz bu nimetlerin bir kısmını ahirete aktara bilirsek, ebedi olan hayatımızı da kazanmış oluruz. Aksi halde bu dünyada ne kadar çok mal mülk sahibi olsak ta, yiyip içtiğimizin ötesinde bir şey yapamıyoruz. Unutmayalım ki, sahip olduğumuz evlerimizin, yurtlarımızın, ilk ve son sahibi biz değiliz, buraların önceden de sahipleri vardı, bizden sonra da sahipleri olacak, yani bizler burada birer emanetçiyiz. Çünkü içinde yaşadığımız dünya hayatı fanidir, yani geçicidir.

 

Anlatılır ki, vaktiyle bir hükümdar dillere destan bir saray yaptırmış. Okadar itina gösterilmiş ki sarayın her odası bir sanat eseri gibiymiş. Hükümdar bir gün Allah dostlarından birini bu saraya davet edip gezdirmiş. Ve kemali edeple sormuş; Efendim sarayı nasıl buldunuz? Bu husustaki görüşlerinizi almak isterim. Demiş. Hükümdarın bu sualine karşılık bu Hak dostu; “Sultanım! Sarayın dünyevî ihtişamı gerçekten de göz kamaştırıyor. Zira sarayın yapımında emeği geçen sanatkârlar, bütün maharetlerini ortaya koymuşlar. Kısaca her şey mükemmel!” diyerek ilâve etmiş;  Ancak bir eksiği var!
Bu cevabı hiç beklemeyen hükümdar; Acaba eksiği nedir? Diye hayretle sormuş. Allah dostu “Bekası yok”diye cevap vermiş. Yani ebedi değil, muhakkak bir gün sonu gelecek ve yok olacak.
Her zerresi bir gün fani olacak şu âlemde, bütün var olan her şey için söylenebilecek en güzel söz budur diye düşünüyorum.
En önemlisi bir mü’min için bunu idrak ederek yaşayabilmek.
Şair ne güzel söylemiş;

 

ALDANMA DÜNYAYA FANİ CİHANDIR BU,
KENDİ AŞİKÂR ATEŞİ GİZLİ KÜLHANDIR BU,
GİDEN GELMEZ İKİ KAPILI HANDIR BU,
İNSAFI TERKEYLEME MAKAMI İMTİHANDIR BU

 

Yazımı yüce kitabımızdan iki uyarı ile tamamlamak istiyorum;

 

 “Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler” (bakara 86)

 

“ Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?(Enam 3)
Selam ve dua ile.

 

NOT; Allah nasip ederse Yalıhüyük te, İlçemizin en güzel yerinde(özel idare binasının yanı) hazineden tahsis ettirdiğim arsa üzerine, iki katlı Kuran kursu ve müftülük binamızın, temelini attık. Tamamen halkımızın katkıları ile gerçekleşecek. Görev yaptığım beş yıllık süre içerisinde cömertlikleri ile tanıdığım halkımızın ve gurbetçilerimizin buraya da yardımlarını esirgemeyeceklerine olan inancım tamdır. Ulu caminin altında(Çift minareli)çokta uygun olmayan şartlarda geçen yıl resmi olarak açtığımız K.Kursumuzda 20 tane kardeşimiz K.Kerim ve dini bilgileri öğrenerek belgelerini almışlardır. Bunun için ilçemize bir tane Bayan K.Kursu öğreticisi kadrolu olarak atanmış ve görevine başlamıştır.
İnşallah yeni binamız kısa sürede tamamlanırsa daha çok kardeşimiz bu imkâna kavuşurken, müftülüğümüz de güzel bir mekâna kavuşacaktır.
Yardımlarımızın karşılığının Allah’tan(cc)olacağına inancımız sonsuzdur.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
emoji-5
Emoji
Yaşama Sevinci

Bültenimize abone olun, yeni haberleri bildirelim.

Yalıhüyük hakkındaki yeni haberlerden haberdar olmak için ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalıhüyük.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!