İngilizce dili öğretim yansımaları

Ülkemizde İngilizce dilinde öğretim uzun yıllar Boğaziçi ve Orta Doğu Teknik Üniversitelerimizin öncülüğünde gerçekleşti. Sonra bunlara Bilkent Üniversitesi bazı dallarda İngilizce öğretim yaparak katkı sağladı.

Derken vakıf üniversiteleri adı altında İngilizce öğretim yapan bir çok kurum ortaya çıkarak derslerini yabancı dille vermeye başladılar. Bunca yıldır Türkçe öğretim yapılırken bir anda yabancı dille eğitim yapılmaya başlanmasının sebebi neydi? Sebep acaba Türkçe'nin öğretimde yetersiz kalması mıydı yoksa bir aydınımızın dediği gibi ''çocuklarının geleceğinden kaygılanan sevecen, özverili ama bilinçsiz anne-babaların istekleri doğrultusunda'' yaratılan moda rüzgarından mı kaynaklanıyordu?

Üniversitelerimizin artı ve eksilerini düşünmeden kendilerini bir anda böyle bir oluşumda bulmaları aydınlarımız tarafından sürekli eleştirilmekte ve eleştirilerin de öğretimde etkinliğin dolayısıyla niteliğin düşmesi, Türkçe'nin bir bilim dili olarak gelişmemesi, kültürel kimliğinin yitirilmesi ve yeni bir yabancılaşma konularında yoğunlaştığı gözlenmektedir. Acaba dünyanın başka ülkelerinde üniversiteler ne yapıyor? Kendi ana dillerinde öğretimde direniyorlar mı yoksa İngilizce'nin egemenliği altına mı girmişler?

Uluslararası bir kaynak kitaptan (The World of Learning,1998) resmi dili İngilizce olmayan 78 ülkede yapılan taramaya göre bu ülkelerdeki toplam üniversite sayısı 1.700, öğrenim gören öğrenci sayısı da 30 milyondur. Bu üniversitelerin yaklaşık yüzde 10'u yalnız İngilizce öğretim yapmakta ve öğrenim gören gençler de toplam öğrencilerin yüzde 6'sını oluşturmaktadırlar. Bu tabloyu oluşturan ülkelerden Hindistan 1.2 milyon (üçte iki) öğrenci nüfusuyla başı çekmekte onu 325.000 öğrenciyle Nijerya takip etmektedir. Yerel bir dil birliği sağlanamayan Hindistan'da Assamese, Bengali, Gujarati, Hindu, Kannada, Malayaam, Urdu vb.13 dilde öğretim yapılmaktadır. Bu ülkelerden Etiyopya,Kenya ve Nijerya'da üniversitelerin hepsinde tüm öğrenciler İngilizce dilinde öğretim görürken, bu oran Gana'da yüzde 99, Uganda'da yüzde 97'ye ulaşmaktadır. Halbuki Birleşmiş Milletler Gelişme Programı'nın 156. sırasında bulunan Tanzanya üniversite öğrencilerinin yarıya yakınını Kishwahili dilinde, 146. sıradaki Bangladeş neredeyse tamamına (yüzde 98'ine) İngilizce ile birlikte Bengali dilinde dersler verilmektedir. Doğu Blokunun parçalanmasıyla birlikte kimlik bunalımına düşmüş ülkelerde bile İngilizce diliyle öğretim egemenliğinden söz etmek oldukça zordur. Bu ülkelerde Arnavutça, Bulgarca, Macarca büyük öğrenci kitlelerinin öğretim dilidir. Afganistan Farsça ile Paştu, Azerbeycan Azerice, Belçika ve Hollanda Flemenkçe, Çin Çince, Finlandiya Fince ve daha onlarca örnek ülke kendi dillerinde öğretimde direnmektedirler. Belki de en şaşırtıcı olanı ABD'nin ''arka bahçesi'' sayılan Latin  Amerika ülkelerindeki durumdur. Brezilya'da öğretim dili Portekizce, öteki tüm Latin Amerika ülkelerinde ise tartışmasız İspanyolca'dır.Ya İsrail, bırakın İbranice dilinde öğretim yapmayı İbrani harflerini bile bırakmamıştır. Komşumuz Yunanistan'da öyledir. Kaprisleri sayesinde diğer  Avrupa ülkelerini bile yola getirmişler ve ortak para birimleri Euro’ya kendi alfabelerini sokmuşlardır. Avrupa ülkelerinin tamamı kendi dillerinde eğitimi okullarında hiç tavizsiz sürdürmelerine rağmen aksini aralarına katılmak isteyen ülkelere rahatlıkla dayatabilmektedirler.

Tüm dünya ülkelerinde durum böyleyken okullarımızda İngilizce dili öğretiminin Türkçe'mizin önüne geçmesi ne derece doğru bir yaklaşımdır? Benzeri misyon üslenen  Anadolu Liselerimizde de bu süreçte değişik yoğunlukta uygulamalar gözlenmiştir. 1992 yılında öğretime başlayan okulumuzun ilkokul 5. sınıftan gelen ilk hazırlık sınıfı öğrencileri ikinci dönem Matematik ve Fen Bilgisi derslerini tüm olumsuzluklara rağmen yöresel imkanlar kullanılarak İngilizce olarak almışlar, ertesi yıl bu uygulama orta 1. sınıfa kaydırılmış sonraki yıllarda ise ''bu dersler okulda eğer branşında öğretmen varsa İngilizce verilir'' şeklinde kademeli değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliklerin ana mantığında o yaştaki bir öğrencinin donanım eksiği olan bir ortamda yabancı dildeki öğrenimle adı geçen derslerde yeterli derinliğe inemeyeceği, bunun da kendi dilimizde öğrenim gören diğer okulların öğrencilerine göre dezavantaj teşkil ettiği ve üniversite sınavında eşitsizliğe neden olduğu yatmakta idi. Ülkemiz ekonomisinde yaşanan olumsuzluklara rağmen yabancı dil kitaplarındaki yabancı yayın tekelinin bir türlü kırılamaması da ayrı bir çelişki idi. Bu ve benzeri çelişkilerin giderilmesi yönünde atılan adımlar da eğitim camiamızda öze dönüş olarak algılanmakta ve desteklenmektedir.

Bu yazımla bir İngilizce Öğretmeni olarak branşımın ülkemde doyasıya kullanımını savunamama gibi bir tezata düşmüş olsam da bunun milli konulara karşı hassasiyetimden kaynaklandığını rahatlıkla ve gururla belirtmeliyim.İtirazım asla ''yabancı dil öğretimi'' ne değil, ''yabancı dille öğretim'' e dir. Çünkü bir milletin dili kültürünün ve varlık sebeplerinin mihenk taşını oluşturur. Burada oluşturulacak en ufak sarsıntı sebepleri ileride çok büyük depremler olarak karşımıza çıkacaktır.

Nadir Minnetoğlu

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
emoji-5
Emoji
İngilizce dili öğretim yansımaları

Bültenimize abone olun, yeni haberleri bildirelim.

Yalıhüyük hakkındaki yeni haberlerden haberdar olmak için ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalıhüyük.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!