Sarıkaya’nın kızı Anja ile 33 yıl sonra buluşmasının gerçek öyküsü…
ÖZEL HABER: Fatih Atalay
Türk Halk müziği sanatçısı Muzaffer Sarıkaya’nın (Muzaffer Keleş), geçtiğimiz günlerde Antalya Belek‘te 33 yıl sonra ilk kez gördüğü kızı Anja ile olan görüşmesi, Türk basınında büyük yankı bulmuştu.
Doğum yeri olan ilçemiz Yalıhüyük’e gelen Sarıkaya, 33 yıldır görmediği kızı ile karşılaşmasını, onunla geçirdiği günü bütün içtenliği ile sitemize anlattı.
Tüm gazete sayfalarında çıkan haberleri ve televizyonlarda verilen görüntüler sonrası kamuoyundan olumlu tepkiler aldığını belirten Türk Halk Müziği sanatçısı Muzaffer Sarıkaya, dizilere konu olacak kadar dramatik olayın öyküsünü şöyle anlattı: “1970 yılında işçi olarak Almanya’nın Münih şehrine gittim. O dönemde München Ostbahnhof (Münih Doğu Tren İstasyonu) gazinosunda sahneye çıkıyordum. Yine aynı gazinoda sahneye çıktım. O dönemlerin meşhur türküsü “Beyaz atlı şimdi geçti buradan “şarkısını okurken Silowojka Periç(55) ismindeki bir bayan, bir arkadaşı ile beni izliyordu. Silowojka benden bir yugoslav şarkısı olan “ya Mustafa ya Mustafa“ şarkısını istedi. İstek üzerine ben de bir mısra okudum. O anda Silowojka’nın beni hayranlıkla izlediğini gördüm. Benim de o an ona karşı bir şeyler hissettiğimi anladım. Programın sonunda adresini istedim. Daha sonra sözleştiğimiz gibi verdiği adrese gittim. Bir restoranda çalışıyordu. Beni ilgi ile karşıladı. Daha sonra birkaç kez birlikte yemeğe çıktık. Birbirimize aşık olduk.Nürnberg’de yaşamaya karar verdik. Altı yedi yıl birlikte yaşadık. Bu beraberlikten Serdar isimli bir oğlum dünyaya geldi. Anja’nın doğumuna iki ay kala ben hapse girdim. Bu esnada Anja(33) normalin bir ay öncesi dünyaya gelmiş. Dört ay hapiste yattıktan sonra beni yurtdışı ettiler. Annesi Anja’yı bırakmış gitmiş, derken gözleri buğulanan Sarıkaya, çocuklarının özlemine dayanamadığı için kaçak yollardan tekrar Almanya’ya gider. Bir çok serüven içinde ulaştığı çocuklarını Türkiye’ye getirmek için mücadele etse de çocuklarının annesi Silowojka buna müsaade etmez.
Bir zamanlar televizyonların izlenmede rekor kıran filmi Mardin-Münih Hattı filminin kendi yaşamına harfiyen uyduğunu söyleyen Muzaffer Sarıkaya, yasadışı olarak girdiği Almanya’dan oğlu Serdar’ı getirme girişiminde Stuttgart Havalimanı’na kadar getirdiği, Serdar’ı annesinin tuvalete götüreceğim diyerek kaçırdığını söylerken, iki yaşında olan Serdar’a özlemini gideremediğini belirtti.
Tekrar Yalıhüyük’e dönen Muzaffer Sarıkaya, beş yıl evlenmeden çocuklarını bekler. Daha sonra evlenen Sarıkaya, yaşamını yine çok sevdiği sanatını gazinolarda sürdürür. Yıllar sonra nüfusuna kaydettirmek için anne Silowojka, Serdar ile birlikte Yalıhüyük’e gelir. Serdar 6 ay Yalıhüyük’te yaşar. Daha sonra anne Silowojka ile noter huzurunda sözleşme yapan Sarıkaya, Serdar’ın Almanya’da eğitimini tamamlanması için izin verir.
Türkiye’deki yaşamını sürdüren Türk Halk Müziği sanatçısı Muzaffer Sarıkaya, katıldığı birçok yöresel yarışmalarda Kültür Bakanlığı tarafından birincilik ödülü ile ödüllendirilir.
Halen Yalıhüyük’te yaşayan Muzaffer Sarıkaya 2007 yılında gelen telefonla öldü sandığı ve 33 yıldır görmediği kızı Anja’nın “Ich bin deine Tochter” yani ben senin kızınım sözü ile hikayesi başlar.Telefonda bir an şok olan Sarıkaya, kızının olduğunu kabul ederek, almanca olarak “Ben de senin babanım” şeklinde cevap verir. Bundan sonraki süreçte araklıklarla telefonda görüşen baba kız, Anja’nın gönderdiği bir mektupta kendisini tanımak istediğini ve görüşmek istediğini bildirir.
10 Ağustos 2009’da Türkiye’ye gelen Anja, baba Muzaffer Sarıkaya ile Antalya’nın Belek turizm bölgesinde Bach otelde buluşurlar. Yılların özlemini doyasıya yaşayan baba kızın dram dolu öyküsünü duyan gazeteciler olayı geçtiğimiz gün Türkiye’nin gündemine taşırlar.
Türk Halk Müziği sanatçısı Muzaffer Sarıkaya, kızının hüzün acı dolu öyküsünü kendisinden dinlediğini belirterek: “Kızım çok acılar çekmiş. Çocuk esirgeme kurumu çocuğu olmayan bir alman aileye evlatlık olarak vermiş. Onlarda iyi bakmışlar, okutmuşlar, meslek sahib yapmışlar kızımı. Şuan kızım 40 kişinin çalıştığı bir temizlik firmasında şef olarak çalışıyor. İki yıl sonrada müdür olacak. Ayrıca kızım Anja bana, hayatını uzun uzun anlattı. Bir çok hobisi var. Hayvanları çok seviyor. Kendisinin bir yarış atı var. Ata binmeyi çok iyi biliyor.”dedi.
Bütün bu konuşmalardan sonra kızı Anja’nın kendisine: „Baba bana namaz kılmayı öğretir misin“ dediğini anlatan Muzaffer Sarıkaya, kızımı çok sevdim, yılların hasretini giderdik. Onunla gezdim dolaştım. İzni az olduğu için Almanya’ya geriye döndü. Gelecek yıl benim yaşadığım yeri Yalıhüyük’ü görmek istediğini söyledi. Gelecek yıl için sözleştik. Onu dört gözle bekleyeceğim” şeklinde konuştu.
Hayatının bir çok acıya birçok olaya sahne olduğunu söyleyen Türk Halk Müziği sanatçısı Muzaffer Sarıkaya, yapımcılara seslenerek hayatını konu alan bir film çekmelerini istedi. Bir zamanlar Türk toplumunun büyük beğenisini kazanan Mardin-Münih Hattı adlı dizi filmin nasıl ilgi gördüyse, kendi hayatını konu alalacak olan bir filmin de aynı ilgiyi göreceğini, yaşamının macera, hüzün ve dramlarla dolu olduğunu belirterek sözlerini tamamladı.
ÖZEL HABER: Fatih Atalay/Yalıhüyük