Kar yağışının, havayı temizleyen bir filtre gibi hem kimyasal hem de biyolojik bir arıtma sağlayarak faydalı olduğu, ayrıca kar yağışının bol olduğu kış aylarında, mikrobik hastalıklarda azalma görüldüğü bildirildi…
Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Durak yaptığı açıklamada, karın, canlıların su ihtiyacını karşılamasının yanı sıra yağmur damlacıklarına göre daha geniş yüzeyli kristalleri sayesinde, havada asılı bulunan çeşitli karbon ve kükürt partiküllerinden havayı temizlediğini belirtti.
Ayrıca havaya karışmış bulunan canlı mikroorganizmaları ve özellikle onların sporlarını da yakalayarak yere indirdiğini anlatan Durak, şunları kaydetti:
“Kar yağışının olmadığı veya çok az olduğu mevsimlerde çeşitli kaynaklardan havaya karışan bakteri ve mantar sporları ile virüs partikülleri, solunum yolu ile bulaşarak daha fazla enfeksiyonların oluşmasına neden olmaktadırlar. Kar yağışı ile birlikte kar örtüsü içinde kalan patojen (hastalık yapan) mikroorganizmaların çoğunun üremesi ve gelişmesi durur.”
Durak, kar yağışının, bu yönüyle bile insan ve hayvan sağlığının sigortası olarak kabul edilebileceğini belirtti.
KAR VİRÜSLERİN ÇOĞALMASINI ENGELLİYOR
Kar yağışının, özellikle hava kirliliği olan yerleşim birimleri için daha da önemli olduğunu, karın, yüzeyi geniş olan kristalleri ile havadaki partikülleri temizleyerek yere indirdiğini anlatan Durak, şunları söyledi:
“Kar yağışı, havayı temizleyen bir filtre gibi hem kimyasal hem de biyolojik bir arıtma sağlayarak faydalı olmaktadır. Baca dumanı ya da egzoz gazı kaynaklı havada asılı duran partiküller ile karbondioksit, karbonmonoksit ve kükürt gibi gazları da temizlemektedir. Kar yağışından sonra hava önemli ölçüde temizlenir. Ayrıca, kar örtüsü toprağı kapladığı için, karlı kış aylarında mikrobik hastalıklarda azalma görülür. Çünkü, kar örtüsü virüs ve bakterilerin çoğalmalarını engeller.”
Durak, soğuk kış aylarında insanların bağışıklık sistemlerinin hareketsizliğe ve beslenme şekline bağlı olarak zayıfladığını, buna bağlı olarak da genellikle çocuk, yaşlı ve uzun süreli hastalığı bulunanların daha çabuk ve daha sıkça hastalandıklarını belirtti.