Rahman olan, Rahim olan, Muin olan, Settar olan, Ğaffar olan, Ğani olan, Kerim olan Yüce Allah’ın isimleriyle başlarım…
Hiç şüphesiz insanın aradığı İslam, islamın aradığı insandır. Bu iki sevgilinin buluşmasıyla iman ortaya çıkar.İnsanın islamı yaşamasıyla amel, bilmesiyle ilim, görmesiyle ihsan, tanımasıyla irfan yaşamasıyla takva ortaya çıkar.Çünkü yaratılışımız icabıdır. Yüce Allah (cc) "Ben cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım" (51/Zariyat 56) “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır ” hadisi gereğince Rabbimize kul Resulüne Ümmet olmak için nefsimizle, neslimizle, komşularımızla, beldemizle, ülkemizle gece- gündüz demeden çalışmalı, aklımız, fikrimiz, zikrimiz, ahlakımızın hep iyiliklerle güzelliklerle olması gerekmektedir. Her ne kadar toplumumuzda kafasız kalpler, kalpsiz kafalarla dolu olsada. Yüce Peygamber (sav) her zaman insanlara “ Lailahe illallah diyerek ‘TUFLİHU” yani kurtulun deyince kurtulurlardı.Peki aynı şeyi bizlerde söylüyoruz, bir değil bin kere söylüyoruz neden biz sıkıntıdan, kederden, açlıktan, sefaletten, hastalıktan kurtulamıyoruz.
Demek ki sevgimizde, yaşantımızda samimi değiliz de ondan.Geceye benzemişiz.
(( Gece dedim değimli! Gece. Sahi nedir ? Gece… Ben geceleri çok severim. Ve geceler sever beni. Gece ve biz ayrılmaz bir parçayız. Gece gündüzün tüm çirkinliğini, pisliğini, kalleşliğini, adiliğini, yalanını, örttüğü için severim.Fakat gündüzünde bin bir çeşit yüzü vardır. Her gün ayrı ayrı yüzle karşımıza çıkar. Hani derlerya ‘dün dündür bu gün bugündür ’ gibi…Ama gece gecedir. Kesif (Yoğundur), Mücerret (Yalnız-tektir, Tekil’dir yalnızdır.) Gecenin gam kederini sahiplenmemiş insan, gündüze biriktirdiği ne bir aşı ve ne de bir uğraşı olmaz. Ben şahsen geceyi yaşamamış (ibadetsiz, namazsız) olanı ile, yaşamış (Namazını gerekse teheccüd veya herkes uyurken insanlık için ellerini açıp da dua) edenler arasında fark gözetirim. Çünkü gece ölümün gecikmiş yüzü, kimliğimizin aynasıdır.Ve gece sadece gecedir. Kimi kötülükleri, ayıpları, kirleri örtse de!.. (Erguvanı yazılar Müştehir KARAKAYA ) ))
Yüce dinimiz İslamın önemle üzerinde durduğu hususlardan biri de, güzel ahlâktır. Hz.Allah (cc) insanlara hem kendilerinin ahlaklı yaşamalarını, hem de diğer insanlara bunu tavsiye etmelerini, ve ahlâkını güzelleştirmek için gayret göstermesini emretmektedir.
İnsanoğlu bu emir ve tavsiyelere uyduğu zaman güzel ahlak sahibi olur ve cennet hayatına benzer bir ruh hali ile yaşanır. Yaratılış itibariyle insan en şerefli mahlukattır. Ne yazık ki bu şeref rütbesi sabit değil haa!, her an değişebilen bir özelliğe sahiptir.Yani, yerine göre insan meleklerden üstün olabilirken, aynı zamanda hayvanlardan da aşağı bir varlık olabilir.Çünkü Rabbimizin yeryüzündeki halifesidir.Halife : en açık bir ifade ile, birinin adına onun arzu ve isteklerini yerine getiren kimsedir.İnsan yeryüzünde Allah’ın isteklerini ve arzularını yerine getirme ile mükellef kılındığı için Allah’ın halifesi nimetine sahip olmuştur.
Bu nimet emanettir. İnsan emanet aldığı şeyin ve içinde bulunduğu pozisyonun kıymetini idrak etmeli, ve o emaneti, istediği gibi tasarruf etme hakkına sahip olmadığını da unutma-malıdır. Çünkü mal kendisinin değil. Allah (cc)’dır. Öyleyse onu Allah (cc) ’ın arzu ettiği şekilde korumakla ve kullanmakla mükelleftir. (Şehadet Bilinci Hasan Eker S.11-15)
Kur’an-ı Kerimin pek çok ayetinde, namaz, oruç, zekat gibi belli başlı ibadetlerin yanı sıra güzel ahlaka da önem verilmiş, samimi Müslümanları hırs, kin, kıskançlık gibi kötü ahlak özelliklerinden arınarak, kalplerini Allah'a bağlayacak şekilde yaşamalarını tavsiye etmiştir.
Hz. Allah (cc) Kur’ân-ı Kerîm’in Kalem Sûresinin 4. ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor; “ Ey Habibim! Şüphesiz sen çok üstün bir ahlâk üzeresin” buyururken, Resul-i Ekrem Efendimizde de bütün insanlar için bir ahlâk örneği olduğunu belirtmekte ve biz Müslüman-ların onun ahlâkını örnek alarak hayatımızı ona göre düzenlememize ‘FER’ olmuş ve bizzat Allah Resulü (sav) de “ Bana edebi Allah öğretti ve beni iyi bir edeb sahibi kıldı ” “ Ben ahlaki güzellikleri tamamlamak için gönderildim. Hadis-i Şerifleriyle kendisinin örnek kişiliğine uyulmasına vurgu yapmıştır. ( Riyazü’s Salihin Tercemesi Ayet ve Hadislerle Müslüman’ca Yaşama Rehberi Abdullah PARLIYAN S.109)
Güzel ahlâk sahibi olmamızı isteyen Hz.Peygamber (sav) şu hadisleriyle bizleri bu hususa teşvik etmiştir: “ Benim katımda en sevimliniz ve kıyamet gününde meclisime en yakınınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. ” (Tirmizî, “Birr”, 71.)
Dinimiz her müslümanın güzel ahlâklı olmasını emreder. Çünkü güzel ahlâk insanı Allah’a yaklaştırır. Bu da bize, iman ile ahlaki davranışlar arasında sıkı bir irtibatın bulunduğunu gösterir. Ahlak kavramı, bir insanın bütün davranışlarını kapsar. İbadetin bir hikmeti de insanı güzel ahlak sahibi olmaya yönlendirmektir. Bunun için güzel ahlak, Müslümanların aynasıdır. Hz.Peygamber (sav): “ İman bakımından müminlerin en olgunu, ailesine karşı şefkat, merhamet gösteren ve ahlakı güzel olandır. ” buyurmuşlardır. Güzel ahlak tüm insanlığı aydınlatan, ruhları enerjisiyle olgunlaştıran, ebedi, sönmeyecek bir güneştir. Herkes ona imrenmiş, gıpta etmiş, herkes kendi ölçüsü, kendi kabiliyeti, nasipleri nispetinde ondan feyiz alıp ruhlarını ışıklandırmışlar. Toplum nezdinde insanın derecesini yükseltir. Öyle ise ahlâkımızı güzelleştirme gayreti içinde olalım. Nefsimizin, neslimizin , komşumuzun, beldemizin, memleketimizin kısaca tüm insanlığın ve alemin yaratıcısına karşı ahlâklı birer "ER" kişi olması gerekmektedir.
Görülüyor ki; İslam ahlakına ne kadar susamışız. Çünkü İslam ahlakından mahrum oluşumuzun ıstırabını hepimiz her an çekmekteyiz. Bu acı, hayatımızın her safhasını adım adım istila etmekte her geçen gün biraz daha yaralanmakta, insanlığımız, yaşayışımız her gün biraz daha ahlaktan ve ahlaki değerlerden uzaklaşmaktadır.
Cemiyet hayatımızı için için çökerten, aile hayatımızı inim inim inleten, ahlakı kıymet-lerimizi günden güne ayaklar altına alan, sinsi sinsi bizi içimizden vuran; içki, kumar ve zina afetleri gittikçe kuduruyor. Bunlardan ne zaman kurtulacağız? Bunlara bir dur diyen çıkma-yacak mı ? Bu salgın hastalıklardan ne zaman selamete çıkacağız?
Her şeyimiz, evlerimiz, evlatlarımız, vatanımız Allah muhafaza yıkıldıktan sonra mı?, Dinimiz, ahlakımız tamamen bizi terk ettikten sonra mı? Bütün maddi ve manevi kıymetlerimiz, hasletlerimiz bizden soyulduktan sonra mı ? yoksa öldükten sonra mı ? Ne yazık ki, o zaman ayılmak, eyvah diye feryad etmek hiçbir fayda vermeyecektir.
Peygamberimiz (sav) de pek çok hadisinde cennete giren kişilerin güzel ahlaklarına dikkat çekmiş bir hadislerinde: “…Cennete girmelerini en çok sağlayan şeyler nelerdir ? Allah korkusu ve güzel ahlaktır…” (Ramuz el-Ehadis-1, s.12/8) buyurarak , ahlaki özellikleri olarak da Peygamberimiz (sav) " adaletli "," merhametli ", " sabırlı "," cömert "," Nazif " (temiz)," iffetli, namuslu " ve "dilde doğru " olmayı diğer hadislerinde biz müslümanlara sıkça hatırlatarak “ İyi ahlaklı insan , güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın. (Müslim) Kötü ahlaklı insan ise , demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmazsa da, kokusu seni rahatsız eder. (Buharı)
İncil’de de güzel ahlaklı kimseler için cennet sevincinden şöyle bahsedilir: O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür… (Luka, 6. bölüm, 23)
Hiç şüphesiz yaratılmışların en güzeli, yeryüzünün halifesi, (eşreful mahlukat) yani şerefli olarak yaratılmış olan insandır. İnsanın en değerli vasıfları ise ahlakıdır. Güzel ahlak insanın karakterini zenginleştiren en değerli servettir. Kötü ahlak ise insanın tüm değerlerini sıfırlayan hastalıktır. Ama ne yazık ki, bugün iffetli ve hayalı, iffetsiz ve hayasız, utanan utanmaz, hoşgörülü hoşgörüsüz duruma düşürülmüştür. Bu gidişatın önünü kesmeyen bir millet, sonradan çok nedamet etmiştir. Özellikle gençliğini ahlakî çöküntüye, içki, kumar, zina, uyuşturucu, gasp ve diğer kötü felaketlerin içine sürülmesine maruz kalınmıştır. Bu büyük felaketlerin birinci sebebi kötü ahlak, haya ve iffet perdesinin yırtılmasıdır. Unutmayalım ki; bizleri biz yapan iffetimizdir. Ahlakî çöküntü ise iflasımızdır.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor; " Mümin taze ekin gibidir, rüzgar estikçe yatar, fakat yine doğrulur kalkar. Kâfir ise, çam ağacına benzer, rüzgar estikçe gürler amma, bir kere yıkılırsa bir daha kalkamaz. " Yüce Rabbim (cc) bizleri ona kul habibine ümmet, vatanına, milletine , bayrağına, dinine, diyanetine bağlı olan kullarından eylesin derken;
Lütfen şu vecizleri de lütfen okuyalım…
*** Güneşin, buz eritmesi gibi, güzel ahlak da günahları eritir. Hadis-i Şerif
*** Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlak da ameli bozar. Hadis-i Şerif
*** Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olandır. Hadis-i Şerif
*** İnsanlara verilen şeylerin en hayırlısı güzel ahlaktır. Hadis-i Şerif
*** Asıl yetimler anadan babadan değil ilim ve ahlaktan yoksun olanlardır. Hz.Ali r.a.
*** Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler. Çiçero
*** Din ve ahlak duygularının zayıflaması, zekanın zayıflaması kadar tehlikelidir. Alexis Carel
*** Bir milletin ahlakı dişleri gibidir. Çürüğdü nispette acısını hisseder. Bernard Shaw
*** Ahlakın çoğaldığı yerde devletin masrafı azalır. Corci Zeydan
*** Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz. Napolyon
*** Halkın bahçesinden padişah bir elma yerse, adamları ağacı kökünden sökerler. Şeyh Sadi
*** Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum. Gothe
Görüşünceye dek hoşça kalın, dostça kalın…
Yusuf ÇAKICI – Yalıhüyük / KONYA