Kulumun kuluyla 2008’e merhaba -1-

Rahman olan, Rahim olan, Hadi olan, Bedi olan, Reşid olan, Yüce Allah (cc)’ın isimleriyle başlayalım inşaallah…

Rivayete göre Beyazid-i Bestami’den (ra) bir rivayet vardır. Beyazid mana aleminde tecelli-i ilahiye nail olur ve sorar: “Yarabbi, sana nasıl gelinir? Beyazid-i Bestami Şu cevabı alır…. kulun olan Nefsini bırak da gel… Beyazid der ki: Nefsimi bıraktım, yılan soyunduğu gibi ben de nefsimden soyundum… Her hayrın ve her güzelliğin onu bırakmakta olduğunu gördüm…” Nefsimin kötülüklerine uysaydım ben nefsimin kulu olurdum. Nefsimin kötülük-lerine uymadığım için nefsim benim kulum ve bende Rabbimin kuluyum öyleyse  “ NEFİS KULUMUN KULU ”olur. (Öyleyse yeni bir yıla nefsimizin kötülükleri ile değil iyi istekleriyle  karşılayalım.)  Buyurduğundan dolayı  “  Konu başlığını öyle  yazdım. ”

İnsanlığa yön vermek, yol göstermek ve hayata tatbik edilmek üzere gelen şerefli dini-miz İslam, ilahi bir dünya nizamıdır.Bu İlahi nizam, insanın hem dünya ve hem ahiretini, ailesini, çoluğunu – çocuğunu, sokağını – caddesini, geleneklerini göreneklerini kısacası tüm hayatını kuşatır. O beşeri bütün görüşlerin üstünde iktisadi bir görüşe, beşeri hiçbir sistemin, sistemcinin dünya durdukça ulaşamayacağı hukuki bir görüşe, İnsanları sevgi, saygı, kardeşlik, birlik ve beraberlik içinde yaşatacak ulvi ve içtimai görüşe sahip olan İslam,insan hayatın da bütün sahte görüş ve güçleri çıkaracak, insanı iki cihanda aziz edecek, ilmi, fikri, ruhi ve kültürel en üstün bir görüşe sahip olup dolayısıyla bütün insanlık, özellikle sevmeyenler olsa da bunu böyle bilmelidirler… 

Şu gerçeği hemen belirteyim ki, bir milletin kendi dini ve milli değerlerini bırakıp, yabancıların örf ve adetlerini benimsemesi demek,o milletin dini yönden kuruması, ruhi    açıdan çürümesi, tarihi bakımdan küçülmesi ve benliğini kaybedip aşağılık duygusuna kapılma-sı demektir. Böyle bir milletin fertleri üzerinde; felaket, bir kabus gibi dolaşır. Rezalet, bir kasırga gibi eser. Ahlaksızlık, şehvet ve ihtiras cüceleri, o milletin sırtına kene gibi yapışır.Bu sebeple, hiçbir olgun müslüman, yabancıların örf ve adetleri olan yılbaşı veya noeli kutlama zavallılığına düşmez. O bilir ki: bir müslümanın Hıristiyan kültür ve hayatının izlerini taşıyan noeli ve yılbaşını benimsemesi, alnına en büyük leke ve aşağılık duygusunu yapıştırması demektir. Bu meseleyi iyi kavrayabilmek için önce şu ayet ve hadisleri göz önüne getirmek gerekir Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: “ …İyilik ve takva konusun-da yardımlaşın,günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının… ” (Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli Maide 4/2) “ Zulüm yapanlara en ufak meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. sizin Allah'tan başka velileriniz de yoktur sonra yardım da göremezsiniz.” (Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli Hud 11/113) Hadisin eksik  rivayet edildiği yönünde bazı alimlerin görüşleri olduğu halde “Men teşeb-behe bi-kavmin fe-hüve minhum” Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır.” Düşündüğümüzde doğruluk payı meydana çıkacaktır. (Riyazzussalihin; Ebu Davûd, Libas 4;) Çünkü bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye götüreceğini anlatır : İbn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak basar. Mağlupların galipleri taklit etme psiko-lojisi yaşadıklarını anlatır. Öyleyse insan ancak sevdiğini, takdir ettiğini ve büyük gördüğünü taklit eder. Şekil taklidi  insanı itikadi taklide götürür.

Mesela Akşam namazı üç farz, iki sünnet olmak üzere 5 rekattır. Bunu sabah namazı olarak kılsak görenler bize ne der? Varın siz düşünün. Şekil taklidi çok önemlidir. İslam alimlerinin yukarıdaki deliller ışığında  ittifakla kabul edikleri fıkhı kaide şudur: Müslümanın, bir başka dinin şiarı alameti farikası olan bir fiili kendi zevkleri istekleri için  yapması küfürdür Dolayısıyla; yılbaşı kutlamaları alimlerimizce başka dinlerin ve inanç sistemlerinin şiarları olarak görülmüş ve bu konudaki hüküm ona göre verilmiştir. Öyleyse müslümanın bu kutlamalardan ateşten kaçar gibi kaçmalıdır. Bazı Hanefi alimleri demişlerdir ki, adı geçen bütün bu ( başka inançların gereği olan bayram ve kutlamalara ) katılan ve bundan tevbe etmeyen onlar gibi günahkar olur.Yılbaşı gibi başka inançların şiarı olan günlere, o güne tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak büyük bir günaha girmiş olup Rabbisiyle bağlılığının zayıflamasına vesile olur. ( Daha geniş bilgi için İslam Fıkıh Ansiklopedisine bakmanızı tavsiye ederim.) NOEL: Hıristiyanların Hz. İsa'nın doğum günü olduğundan dolayı kutladıkları bayramdır. Hz. İsa'nın doğumu kabul edilen ve Hıristiyan inancına göre evrenin nuru olan Hz. İsa'nın doğum gününü 25 Aralıkta olup, bu tarihte yani 25 Aralık Hıristiyan kiliselerinin hepsi tarafından Hz. İsa'nın doğum günü törenleri olarak kutlanır. Hıristiyan inancına göre Noel, bir bayramın adıdır. Onlar kutladıkları zaman bizler saygı duymalıyız. Bu demek değildir bizlerde kutlayalım. Nasıl ki İslâm öncesi İran inancında Nevruz ve Mihrican bayram olarak kutlanmakta idiyse, günümüzde kutlanan Hıdrellezde bu hükümdedir. Bütün bu saydığımız özel günler Türkçe lügatlerde “ Bayram ” kelimesiyle ifadesini bulmaktadır. İbn Abidin de zikredildiği gibi: İslâmi ıstılahta bayram; dönüp gelen. Allah (cc)'ın pek çok ihsan ve keremiyle ve bu ihsana bağlı hayırların doğurduğu sevinç ve mutlulukların yaşandığı günler olarak tanımlayarak müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamber (sav)’in hicretini tarih ve takvim başlangıcı esas alan, İslâmî takvim olarak daha sonra Hz. Ömer zamanında Kameri (ay) yılı esas aşınarak Hicri takvim olarak düzenlenmiştir. Böylece hicretin gerçek-leştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmış, Muharrem ayının birinci gecesinide Hicri yılbaşı gecesi olarak İslâm da yerini almıştır. Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah (cc)'ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, dinî merasimlerinden bir şeye uygunluk göstermenin imanı bozan boyuttan arz edeceği haber verilir. (el-Fetâva el-Hindiye, c 4 s. 342-407) İslâmi kaynakların ortak görüşü, Allah'ın bildirmiş olduğu İslâm kanunları dışında tesis edilmiş bütün gün ve bayramları kutlamanın küfür olduğu yolundadır.

Bir müslümanın Noel veya milâdî yeni yıl ya da yılbaşı günleri kutlaması mümkün değildir. İnanç yönünden sakıncalı olan bu günlerin diğer günlerinden hiç bir farkı bulunmamaktadır. Gerçekte noel (yılbaşı) kutlamalarının Hz İsa'nın doğumuyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Noel Baba efsanesi sonradan Saint Nicola adlı papazın uydurmasından ibarettir. (Şamil İslam Ansiklopedisi) buluşuncaya dek hoşça kalın dostça kalın!.. 
 
Yusuf ÇAKICI – Yalıhüyük/KONYA

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
emoji-5
Emoji
Kulumun kuluyla 2008’e merhaba -1-

Bültenimize abone olun, yeni haberleri bildirelim.

Yalıhüyük hakkındaki yeni haberlerden haberdar olmak için ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalıhüyük.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!