Kıymetli Yalıhüyüklü hemşerilerim!

Sizleri saygı ile selamlıyorum. Yaklaşık 1,5 yıldır ilçenizde müftü olarak görev yapmaktayım. Anadolu’nun ortasında bu küçük ama şirin ilçede yaşayan sizleri yavaş yavaş tanıyorum.

Gördüğüm o ki, insanımızın gayet iyi kalpli olduğu, kimseye zarar vermeden kendi haline yaşamaya çalıştığıdır. Bununla beraber siz kardeşlerimde gördüğüm bazı eksiklikleri burada hatırlatmak istiyorum. Öncelikle genel olarak insanımızda ve burada bizlerde bulunan en büyük eksiklik; inancımızın gereklerini yerine getirmedi-ğimizdir, Diğer bir ifadeyle inancımız doğrultusunda yaşayamayışımızdır. Bu farkında olmadığımız ama çok büyük bir suçumuz ve günahımızdır. Belki bazılarımız farkında olsa bile inanıyorum ki birçoğumuz bu işlediğimiz fiilin günah olduğunun şuurunda değildir. Hâlbuki aklı başında kimseler olarak bunlardan habersiz oluşumuz bizleri sorumluluktan kurtarmayacaktır.

Elhamdülillah hepiz anamızdan Müslüman olarak dünyaya geldik, ezanların içerisinde minarelerin gölgesinde hayata gözlerimiz açtık, bu büyük bir nimettir ama bu nimetin kıymeti bilinirse önemlidir. Biz nelere inanıyoruz? Kısaca bir hatır-layalım; Önce Allah’ın varlığına birliğine, eşi ve benzerinin olmadığına, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, kaza kader, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, ahret gününe, öldükten sonra dirilip hesaba çekileceğimize inanıyoruz. Kendi kendimize bir muhasebe yapalım: Öldükten sonra dirilip hesaba çekilmek demek ne demek? Bu dünyada yaptıklarımız her iş, fiil ve davranışlarımızın muhakkak Ahiret âleminde hesabının verileceği demektir. Kuran’ın ifadesi ile”Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür, Kim zerre miktarı şer işlemişse onu görür.(Zilzal 7-8) Kısacası yaptığımız her şeyin karşılığı olacak, elbette ki, iyiliklerinin karşılığı cennet, kötülüklerin karşılığı ise cehennemdir. Hal böyle iken ve biz bu iman esaslarına kesinlikle inandı-ğımızı söyleyip dururken nasıl oluyor da inancımızın emrettiği şekilde hayatımızı sürdüremiyoruz? Cevap gayet basit çünkü inandık dediğimiz konularda imanımız tam olarak pekişmemiş, kalbimize yerleşmemiştir. Gerçekten yaptığı her işten hesaba çekileceğini bile bile bir mümin; namazsız olabilir mi? zekatını vermeyebilir mi? Alkol ile iştigal edebilir mi? faizle iş yapabilir mi? Evlatların evlendirirken onların en mutlu gününde Allah ve Resulü’nün hoşlanmayacağı şekilde düğün törenleri düzenleyebilir mi? Başkalarının hak ve hukukunu çiğneyebilir mi? Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)” Kişi kendi alın terinden daha hayırlı bir şey yememiştir” derken acaba benim hakkım mı diye hiç kendisini sorgulamadan devletimizin fakirler için gönderdiği paralardan alabilmek için gayret sarf eder mi? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. Biz kendimize bu soruları ne kadar çok sorarsak imanımız o kadar güçlü demektir. Bizleri Ahiret âleminde de kurtaracak olan ancak imanızdır. İmanımızı güçlendirmenin yolu salih amel dediğimiz güzel işleri yapmakla mümkündür. Aksi takdirde inandığımız gibi yaşamazsak bir müddet sonra yaşadığımız gibi inanmaya başlarız ki bu bizim helakimiz olur. Rabbimden hepize hayırlı ameller nasip etmesini niyaz ediyor sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. 

Selam ve dua ile…

Mustafa ÖZTÜRK

İlçe Müftüsü

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
emoji-5
Emoji
Kıymetli Yalıhüyüklü hemşerilerim!

Bültenimize abone olun, yeni haberleri bildirelim.

Yalıhüyük hakkındaki yeni haberlerden haberdar olmak için ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalıhüyük.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!