Yaratılışı gereği insan bir arada toplu olarak yaşamak mecburiyetindedir. Ev, işyeri, arazi, köy, şehir ve ülkelerin yakınlıklarına göre aldıkları ada komşu denilmektedir.
Yalnızlık ancak Allah’a(cc)mahsustur.Bu birlikte yaşama durumundan komşuluk ve hukuku diye bir konu ortaya çıkmıştır.
Mensubu olmakla şeref duyduğumuz ,İslam, komşuluk ilişkileri ile ilgili olarak bize birçok emir ve nasihatlerde bulunmuştur.
Gerçektende komşu toplum hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir.
Ailemizden sonra en yakın sosyal çevremizi komşularımız meydana getirir. İyi veya kötü günlerimizde şartlar en yakın çevre ile temas halinde bulunmayı gerektirir. Darlık zamanında yardımlaşma, normal zamanlarda ziyaretleşme, sır sayılabilen halleri gizleme birbirinin hâlinden etkilenme, hatta komşunun mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma (şûf´a) komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağım teşkil etmiştir. Kur´ân-ı Kerim´de komşu ilişkisinden söyle söz edilir.
Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.(Nisa 36) Bu ayette, yakın komşu ve uzak komşu olarak iki kelime geçmektedir.
Değişik ölçülere göre komşu sınıflamaları yapılır. Bunlardan evleri yahut evlerine giriş kapıları birbirine bitişik olanlara “kapı komşusu” adı verilir. Yakın komşu: Akraba veya evleri birbirine yakın olanlara “yakın komşu” denir. Uzak komşu: Evleri birbirine pek yakın veya akraba olmayan, yahut gayr-i Müslim (Yahudi, Hıristiyan) olanlara da “uzak komşu” denir.
Burada zikredilen yakınlık-uzaklık meselesinde tam bir açıklık yoktur. Kapı komşusu dışında olanlar veya akraba haricindekiler yakın komşu mu, uzak komşu mu kabul edilecektir? Ne kadar yakınlık, ne kadar uzaklık bu hususta ölçü olarak alınacaktır? Rivayete göre Hz. Aişe (R.Anhâ) bunun her taraftan kırk evlik bir mesafe olduğunu ve bunlar arasında komşuluk hukukunun olacağını söylemiş, Hz. Ali (R.A.) de, bir kimsenin sesinin duyulabileceği yere kadar olan mesafe içinde kalanların komşu sayıldığını ifade etmiştir.
Aileden sonra hukukuna en çok riayet etmemiz gerekenler, yan yana bir arada yaşadığımız komşularımızdır. Komşu hakkı, dinimizde çok önemli bir yer tutar. Aile yuvasında olduğu gibi komşularıyla da iyi geçinmek ve yardımlaşmak şarttır. Akşam-sabah yüz yüze geldiğimiz, her zaman görüştüğümüz insanlar, komşularımızdır,
Büyük müfessir İmam Kurtûbî bu ayetin tefsirinde: “Görmüyor musun? Allah ana babaya ve akrabaya iyilikten sonra komşuları zikretmiş ve haklarına riâyet edilmesini emretmiştir” diyerek konunun önemine dikkat çekmiştir.
Peygamberimiz (sav) Ebu hureyreden rivayet edilen bir hadislerinde; “Vallahi mü’min değildir, Vallahi mü’min değildir,vallahi mü’min değildir.” Dedi.Kim Ya Rasulallah diye sorduklarında; “Komşusu belalarından emin olmayan kimse”buyurdu.(Buhari edep 29) Hadiste, “mü’min değildir” sözü olgun, kâmil mü’min değildir” anlamındadır.
Amr İbni Şu`ayb dan rivayet edilen başka bir hadiste; İbni Ömer (ra) için bir koç kesildi. İbni Ömer, ailesine: “Ondan Yahudi komşumuza hediye ettiniz mi?”diye sordu. “Hayır!” cevabını alınca: “Bundan ona da gönderin. Zira ben Rasülullah (sav)`ın: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya varis kılacağını zannettim” dediğini işittim buyurdu.(Buhari edep 28)
Başka bir hadisi şerifte Peygamberimiz (sav) “Komşusu, zararından emin olmayan kimse cennete giremez.”[Müslim iman 73]Hadiste geçen “Cennete giremez” ifadesinden de “Kıyamette ilk önce kurtulmuşlar içinde cennete giremez” şeklinde anlaşılmalıdır. Yani bu hareketinin cezasını çeker, sonra cennete girer. Şayet komşuya eza etmenin günah olmadığı görüşünde ise, durumu cehenneme girmeyi zaruri kılmış olur.
Hadisler, komşu hakkının yüceliğine, onunla yardımlaşma ve güzelce ikramda bulunmanın gerekliliğine, komşuya zarar vermemeye, hastalanınca ziyaret etmeye, sevinçli ve kederli günlerinde yanlarında bulunmaya işaret etmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)başka bir hadislerinde;
“ALLAH’A ve ahiret gününe inanan kimse komşusunu incitmesin. ALLAH’A ve ahiret gününe inanan kimse misafirine ikram etsin. ALLAH’A ve ahiret gününe inanan kimse Ya hayırsöylesinYa,sussun.[Buhari-edep31]
Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayet edilen başka bir hadiste sevgili peygamberimiz(sav)e;
“Ya Rasülullah! Falan kadının nâfile olarak çok namaz kıldığından, çok nâfile oruç tuttuğundan ve çok sadaka verdiğinden bahsediliyor, şu var ki diliyle komşularını incitiyor” dedi. Peygamber-Efendimiz:
“O kadın-cehennemliktir,”buyurdu.Sahabe:
Ya Rasülullah! Falan kadının da nâfile olarak az namaz kıldığından, az nâfile oruç tuttuğundan ve az sadaka verdiğinden bahsediliyor, şu kadar var ki, diliyle komşularını incitmiyor” dedi.Peygamber-efendimiz:
“ O, cennettedir” buyurdu.
Peygamberimize(sav)bazen,sahabelerdenbirigelir;
Ey ALLAH’IN Resulü! Bana öyle bir amel göster ki, onu yaptığım zaman cennete gireyim? derdi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve sellem.) de gelen kimsenin durumunu göz önüne alarak ona bir şey emrederdi. Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayet edildiğine göre yine bir defa sahabelerden biri Peygamber Efendimize gelmiş ve aynı talepte bulunmuştu. Peygamber Efendimizde,kendisine-kısaca:“İyiol”buyurmuştu.Sahabe:
Ya RASULALLAH! İyi olduğumu nasıl bileceğim? deyince, Efendimiz şu cevabı vermişti:
Komşularına sor; eğer onlar senin iyi olduğunu söylerlerse, sen iyi bir kimsesin, yok, eğer kötü olduğunu söylerlerse o zaman sen kötü bir kimsesin, demektir.(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1/72)
Komşular arasında Şufa hakkı diye bir konu vardır ki;İki komşu aynı yoldan işliyorlarsa birisinin haberi olmadan diğeri gıyabında evini satamaz.Tarlasını satmak isteyen kimse önce komşusuna sorma gerekliliği ve benzeri tüm hususlar, dinimizdeki komşuluk ilişkilerinin önemini anlatmaya yeterlidir.Yazımıza komşuluk ile ilgili daha birçok hadisleri yazmak mümkün,ancak okuyucuları sıkmamak için bu kadarla yetinmek istiyorum.
Atalarımız;“Komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “ev almadan önce komşu al” derdi. Alacakları evden önce komşuyu düşünür, arar soruştururlardı. Çünkü komşuluk bağları samimi olarak ifadesini onlarda bulmuştu. Aralarında yeyip içtikleri ayrı gitmezdi. Onlarla paylaşılırdı.İmecelik denen bir kavram vardı,çocukluğumda çok iyi hatırladığım bu kavram;şayet tarlada işimizi biraz erken bitirmişsek ve yanımızdaki komşu bitirmemişse bizim erkenden eve dönmemiz mümkün değildi,Ekinini ekmeyi vaktinde tamamlayamayan bir komşuya diğerleri derhal yardım eder ve tamamlarlardı,en güzel tarafı yaptıkları bu işlerden en ufak bir maddi karşılık beklemezlerdi.
En güzel ve samimi sohbet ortamları, dertler, sevinçler hep beraber yaşanırdı. Sıkıntı ve keder, bu samimi atmosferde bir bir kayboluverirdi. Ne var ki zaman, mazimize ait birçok güzel hasletimizi aldı götürdü aramızdan.Zaman diyoruz suçlu acaba zaman mı? Yoksa her şeyini maddeden ibaret gören bugünün insanımı?Kendimizi bu konuda sorgulamak mecburiyetindeyiz.
Dinimiz komşuluk konusuna bu kadar önem vermişken; komşulara bakışımız nasıldır?Dinimiz emrettiği doğrultuda ilişkilere önem veriyor muyuz?Maalesef diğer birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geçerli notu alabilenlerimiz çok azdır.Aynı apartmanda olanlar birbirlerini tanımamaktadırlar.Aynı mahallede oturanlar ise tamamen uzak duruyorlar.Veya çok basit nedenlerle birbirleri ile küs durmaktalar.Halbuki komşularımızla iyi geçinmemiz bizim imanımızın pekişmesine neden olacağını bile bile bu konuları geçiştirirsek kaybeden yine biz olacağız.Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da nefsimiz bize hakim olursa başka bir sonuç ta bekleyemeyiz.Unutmayalım ki nefsimiz bizim düşmanımız,şeytanın dostudur ikisinin ortak hedefi ise bizim ahiretimizi rezil etmektir.
Komşuluk münasebetleri kayboluyor, İyi komşu nasıl olmalıyız? gibi sorular aklımıza gelebilir;Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri “Marifet nâme” adlı eserinde, İslâm ahlâk ve yaşayışından çıkardığı “İyi komşuluk için uyulması gereken şartlardan bazılarını aşağıya aktarıyorum,ümit edilirki bu şartlara mümkün ölçüde uyulurda dinimizin emrettiği doğrultuda birkomşuluk ilişkisini hayatımızda uygular,hem dünyada hem ahirette kazananlardan oluruz.1.Kişinin kendi evine bitişik olanlarla, karşısında bulunup da kapıları görünenlerden kırk eve kadar oturanlar, -zımmî (Hıristiyan vatandaş) da olsalar- komşularıdır. Bunlara, iyilik etmek.2.Komşunun ev halkına, kötülük etmeyip, onların namusunu korumak,3. Komşuya gelip gidene uzun uzun bakıp, rahatsız etmemek,4. Komşusu açken, kendi tok yatmamak,5.Komşuyu eli veya diliyle incitmekten sakınmak,6.Komşunun evine, penceresinden, duvarından izinsiz bakmamak,7. Komşularına azdan çoktan –zımmî de olsa- hediye vermek,8. “Komşu çanağı” göndermek, Yani kokusu duyulacak bir yemek pişirildiğinde, bitişik komşuya bir miktar vermek,9. Satın aldığı meyveden, rastladığı komşusuna vermek,10. Komşuları borç isterse, vermek,11.Komşuları muhtaç kaldıysa, ihtiyaçlarını gidermek,12. Komşusunu bayramlarda ziyaret etmek,13. Komşunun hayvanlarını korumak,14. Komşunun çocuklarını, kendininkilere dövdürüp sövdürmemek.15. Komşuların izni olmadan, kendi binasını, onlarınkinden yüksek ve önlerini kapayacak şekilde yaptırmamak,16. Komşularına, kendi oluklarının akıntısıyla veya yolunun toprak kazıntısı ve kar kürün tüsüyle rahatsızlık,vermemek,17. Komşuların sırlarını ve ayıplarını soruşturmamak,18.Komşuların hallerini ve işlerini başkalarına söylemek,19. Komşularına yolda rastladıkça ilk önce selâm vermek,20. Komşularla konuşurken lâfı uzatmayıp, lüzumu kadar konuşmak,21.Komşularından su, tuz ve ateş gibi zarurî maddeleri esirgemeyip vermektir.22. Komşuların hediyesini, az da olsa kabul edip, çok bilmek,23.Komşuların ayıplarını örtmek,24. Komşularına dert ortağı olmak,25. Komşularından izin almadan evini yabancıya satmamak,26.Komşusu bir yerden dönünce ziyaret etmek,27. Komşularını kederli günlerinde teselli etmek,28. Komşuları tarafından davet olununca, kabul edip gitmek,29. Komşusu bir şey isteyince memnuniyetle vermek,30. Komşusu bir kusur işleyince, af ederek, sevgi uyandırmak,31. Komşuları hasta olunca ziyaret etmek,32. Komşulardan biri vefat edince, cenazesinde hazır bulunmak,33. Komşuların yetimlerini himâye etmek,34. Komşularıyla buluşunca, güleç yüzlü olup, tatlı söz söylemek,35. Komşuların kendisine nasıl davranmasını istiyorsa, onlara öyle muamele etmek,36. Başkalarından gelse tahammül edemeyeceği eziyete, komşusundan gelince tahammül etmek,37. Komşulardan kabalık edenlere aldırmamak,38. Komşulardan sert söyleyenlere, mülâyim davranmaktır .
Selam ve dua ile…20.12.2010