Kıymetli dostlar her yıl olduğu gibi bu yılda Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin Kutlu Doğumunu kutlamakta olup, bizlerde İlçemizde 18.04.2012 Çarşamba günü saat 20.00’de Belediye düğün salonunda vatandaşların büyük bir katılımıyla yapmış olduğum sunudaki birkaç satır yazıyı ve şiiri hafta münasebetiyle sizlerle paylaşmak istedim.
Rabbimden bizleri ‘O’ (s.a.v.)’nun şefaatinden ayırmasın. Malumunuz; Hz. Âdem’den Hz. İbrahim’e, Hz. Musa’dan Hz. İsa’ya bütün rahmet elçilerine ve “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” hitabının büyük muhatabı, Efendiler Efendisine, sevgililer sevgilisine selam olsun. Barbarlığın, çapulculuğun hayat tarzı haline geldiği, kabalığın, şiddetin iletişim dili olarak kabul gördüğü bir topluma “Siz yeryüzündekilere rahmet edin ki, gökyüzündekiler de size rahmet etsin.” buyuran, rahmet, hikmet, ahlak yüklü Peygamberine selam olsun. Diyanet İşleri Başkanlığımızın çeyrek asır önce “Hz. Peygamber’i Anmaktan – Anlamaya” şiarıyla başlattığı Kutlu Doğum Haftası geleneğini bu yılda kardeşlik muhabbeti ile Muhammed’i birleştirmiş bir kültürün, bir medeniyetin çocukları olarak Valide Sultan’ın ifadesiyle “Muhammet’ten muhabbet oldu hâsıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl” düsturuyla Rahmet Peygamberinin Rahmet denizinde, bir damla olmanız dileğiyle bu alıntı şiiri sizlerle paylaşmak istedim.
Dün, gece olmuş, sonra güneş doğmuştu
Şimdi geceler çok amma, güneş doğmuyor Efendim
Hep karanlıkta kalmak biz ümmetine çok zor
Gündüz güneşsiz, garip ümmetin sensiz olmuyor Efendim.
Gece olunca gündüzü, gündüz ise geceyi ararız
Bu kâinat sensiz, düzene girmiyor ki Efendim
Ağlamaktan göz pınarlarımız kurudu artık
Gözümüzden yaş dinmiyor ki Efendim.
Gül kokun vardı saadet asrında yaşadığın müddetçe
Şimdi güller bile gül gibi kokmuyor ki Efendim
Bu kâinata yeniden sen gereksin, sen Efendim
Çünkü sensiz kâinat olmuyor ki Efendim.
Mevsimlere bir haller oldu, sıcak soğuğa karıştı
Eskisi gibi gökten, rahmet de inmiyor Efendim
Doğumunla sönen ateşleri, yeniden alevlendirenler var
Küfrün ateşleri, sensiz sönmüyor Efendim.
Okuduklarımızı anlamıyor, söyleneni duymuyoruz
Çünkü kulaklarımız sağır, gözlerimiz kör oldu Efendim
Hiç bu kadar yanmamış, hiç bu kadar pişmemiştik.
Yandık tutuştuk el eman, yüreğimiz kor oldu Efendim.
Her tarafta zulüm var, kan akıyor, gülen yok
Zamanında Ebu cehil birdi, şimdilerde çoğaldı Efendim
Her Ebu Cehil’e bir Muhammed gerekmez mi?
Muhammedlerin nerde kaldı Efendim.
Ey Gül seni anıyoruz kalbimizle, gönlümüzle, dilimizle
Sensiz günlerimiz zindan oldu geçmiyor ki Efendim
Seni sevmeyenler yüzünden taş yağacak üstümüze
Bundan mıdır acaba, hiç çilemiz bitmiyor Efendim.
Gel, Gel ey Mahmudum, Muhammedim yeniden gel
Âleme rahmet Mustafa’m, Gül Ahmet olarak gel…
Her gününüz Muhammed (s.a.v.)’i, her geceleriniz “ HİRA ” Görüşünceye dek hoşça kalın dostça kalalım…
Yusuf ÇAKICI
Yalıhüyük / KONYA
NOT: Önceki konumuzun devamını inşallah bir sonraki yazımda devam edeceğiz…