EŞSİZ VATANIMDA: “ AYRILIK DEĞİL BİRLİK, KARGAŞA DEĞİL DİRLİK, IRKIYET DEĞİL KARDEŞ OLALIM! ”
“ BARIŞ ESENLİK GÜVENLİK SEVGİ VE EHEMMİYET GÜNÜ NEVRUZ! ”
Milletlerin varlıklarını devam ettirmede, geleceğe güvenle bakma ve sağlıklı temellere oturmada kültürün önemli bir yeri vardır.
Kültür, bir milletin top yekun yaşama tarzıdır. Gelenek ve görenekler, kültürlerin en önemli unsurlarıdır. Dil, edebiyat, sanat, inanç, örf ve adetler, bir milletin geçmişini geleceğe bağlayan köprüdür. Bu değerlerden örf ve adetler, hem uzun zamanda oluşurlar, hem de değişimleri uzun zaman alır. Bu özelliği ile kültür, canlı ve dinamik bir yapıya sahiptir.
Milletlerin kültür hayatlarında hem dini hem de milli bayramların önemli bir yeri ve anlamı vardır. Bu bayramlara ilave olarak; toplumun bağlarını güçlendiren, halkın bir araya gelmesine ve mutlu bir zaman dilimi yaşamasına yardımcı olan mahalli bayramlar da vardır. Pasifik Okyanus ile Adriyatik Denizi arasında kalan coğrafi bölgelerde yaşayan farklı dil, din ve ırklara mensup onlarca millet tarafından özellikle de milletimizce kutlanan mahalli bayramlardan biri de hiç şüphesiz Nevruz’dur.
Nevruz, Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar geniş Türk coğrafyasında “ Yılbaşı ” veya “ Ergenekon’dan Çıkış ” olarak algılanıp günümüze kadar kutlana gelen, Türk mitolojisi ve takvimi bağlantılı bir bayramdır.
Tarihleri boyunca, kültürel temaslarda bulundukları milletlerden çeşitli kültür unsurları alan ve kendilerine ait kültür unsurlarını da bu milletlere veren Türkler, İranlılar ile temasların dan sonra “ Yeni gün ” manasına gelen ‘ Nevruz ’ kelimesini almış; gerek bu kelimeyi, gerekse yeni gün yılbaşı anlamında başka kelimeleri de kullanmışlardır. (Türk Dünyasında Nevruz Atatürk Kültür Mrkz. Yay.Ankara 1995/S.11)
Bugün güneşin koç burcuna girdiği gün olup, miladi 22 Mart’a, rastlamaktadır. Değişik yörelere göre kutlama şekli, zamanı ve hatta ismi farklı olsa da, bu bayramın toprağın canlanması itibariyle yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmesine dair ortak ruh değişmemiştir. ( Türk Dünyasında Nevruz Atatürk Kültür Mrkz.Yay.Ankara 2004 S.37)
Yeni gün, kışın bitip baharın başladığı, gece ile gündüzün eşit olduğu bir gün olarak uyanan, dirilen tabiat karşısında Türklerin, hak ve sorumluluklarını yine baştan hatırlama ve tabiata yönelme, yeni bir dirilişe kendini cihanın içinde bir altın çivi gibi uygun yere çakma düşüncesine şenlik halinde kutladığı gündür.
Nevruzla ilgili gelenekler dikkate alındığında, bugünün doğrudan doğruya Türklerdeki tabiat kültürü ile ilgili olduğu görülür. Bu bakımdan nevruza “ Tabiat Bayramı ” diyenlerde olmuştur. (Prof. Dr. Abdulhalık M. Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, V.Bsk.Ankara 1993,2.12)
Nevruz’u her ne kadar ideolojik yada dini bakımdan yorumlayanlar olsa da; eski doğu geleneklerinin devamından başka bir şey değildir. Çin kaynaklarında Hunların daha milattan yüzlerce yıl önceleri, 21 Mart tarihinde bahar şenliklerini yaptıklarının yer aldığı bilinmektedir. Aynı geleneklerin Hunlardan sonra Uygurlarda da varlığına şahit oluyoruz. Bu gelenekler Uygurlardan günümüze kadar uzanmış gelmiştir. Türklerin kullandıkların 12 hayvanlı Türk takvimi olarak bilinen takvimin başlangıcının 21 Mart olması ve Türk Cumhuriyetlerinin pek çoğunda hala takvim olarak kullanılması, Nevruz’un ilk defa Türkler tarafından kullanıldığını göstermektedir. (Prof. Dr. Abdulhalık M.Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, V.Bsk.Ankara 1993,2.15)
Buradan hareketle şu tespiti yapmamız mümkündür. Nevruz, Milattan önce lll.Yüzyıldan, Mete Han zamanından beri Tükler de var olan bahar bayramı şenlikleri olup, bir dinin veya mezhebin bayramı değildir. O itibarla herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi, istismar edilmesi ve bir ayrılık gayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması fevkalade yanlıştır. Tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır. Çünkü geniş bir coğrafyada yaşayan Türk insanlarını birbirine kenetleyen, bağlayan, kaynaştıran milli örf, adet ve geleneklerini daha sonraki sosyal hadiseler arasında bağlantı kurulması yanlıştır. ( Prof. Dr. Abdulhalık M.Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, V.Bsk.Ankara 1993,2.13)
Osmanlı döneminde nevruz kutlamaları dini yönden gündeme gelmiş, Şeyhülislam Ebussuud Efendi, bugünün Mecusi adeti olmadığını, nevruz sultani olduğunu, eğlence ve şenliklerle kutlamanın dinen bir sakıncası bulunmadığını belirtmiştir. (Türk Dünyasında Nevruz Atatürk Kültür Mrkz. Yay.Ankara 1995/S.46-47)
Nevruz günlerinde halk sokaklarda gösteriler, fener alayları düzenler, güreş ve at koşuları yaparak eğlenirler. Halk belli bir yerde toplanır, nevruz şarkıları söylerler, yazılan nevruz namelerde dereceye girenlere ödüller verilerek ilim, edebiyat ve irfan teşvik edilir. Nevruz günü kar ve yağmur yağarsa o yılın bereketli olacağına inanılır. Ağaç dikmeye önem verilir, çevreye özen gösterilir.
Nevruz bayramında ateş yakılır ve üzerinde atlanır, su üzerinden atlama , üzerine su serpme , soğuk ile yıkanma, nevruz suyu ile yüz yıkama ve hayvanlara su içirme de eski Türk inancının, yani su kültürünün yaşayan cephesidir.
Nevruz, sevgi, saygı, hürmet, canlılık, samimiyet, sıcaklık ve güzelliği temsil eder. O gün kin, nefret, kan, husumet ve katliam şöyle dursun, kötü söz edilmesi bile nevruza karşı saygısızlık kabul edilir. (Prof. Dr. Abdulhalık M.Çay, S.71-151)
Bu gün Türk dünyasının hemen her köşesinde merasim ve eğlence ile kutlanan Ergenekon veya nevruz Bayramı, milli birliği güçlendiren, yardımlaşma ve dayanışma duygularını geliştiren ve kardeşliği simgeleyen yönleriyle ülke genelinde ve hatta ülke sınırlarını da aşarak evrensel bir bayrama dönüştürülmesinde hiç kuşkusuz büyük yararlar olacaktır.
Nevruz bayramı, Türk dünyasında binlerce yıldan beri yaşamakta olan kültür müştereği konumundadır. 1990 yılından sonra Türk dünyasında başlayan siyasi ve ekonomik işbirliğinin sürekliliğinin temininde kültürel alandaki yakınlaşma ve kaynaşma büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Türk dünyasıyla olan nevruz bayramı ortak paydamızın sürekli gündemde tutulması bu kaynaşmayı, yardımlaşmayı ve dayanışmayı geliştirecek ve güçlendirecektir.
Birlik, beraberlik, kaynaşma ve dayanışma gibi daha nice güzelliklere vesile olan ve olması gereken nevruz’un geçmişte birtakım iç ve dış mihrakların oyunlarıyla zedelenmeye çalışıldığı malumdur. Ancak tüm bu kötü niyetler çok gerilerde kalmış, milletimiz basiret ve engin hoşgörüsüyle bu tür oyun ve hileleri boşa çıkarmıştır.
Yüce Allah (cc) bu cennet vatanımızı ve aziz milletimizi her türlü felaket ve musibetlerden muhafaza etsin. nevruzda sevincimiz baharda ırmaklar gibi çoğalsın, çağlasın, otlarımız, ekinlerimiz gür olsun, aziz milletimizin bahtı açık olsun! Görüşünceye dek hoşça kalın, ama nolur dostça kalın…
Yusuf ÇAKICI – Yalıhüyük / KONYA