Her yıl olduğu gibi bu yılda 14–20 Nisan arası kutlu doğum haftası olarak kutlanacaktır. Bu hafta süresince peygamberimiz değişik yönleri ile tanıtılacak, özellikle merhamet eğitimi konusu işlenecektir.
Bende bu vesile ile bugünkü yazımı bu konuya ayırdım.
Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki; insanlık merhamet üzerine kurulmuştur. Merhametini kaybeden insanlığını da kaybeder.
Allah (cc)Kuranı kerimde şöyle buyuruyor; “Görmedin mi Allah (cc)yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi ve izni olmadıkça göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah(cc),insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.(Hac 22/65)
Bizler insan olarak en güzel şekilde yaratıldık, ancak gücümüz sınırlı olduğu için Allah’ın(cc)rahmetine devamlı muhtacız. Bu rahmete nail olabilmek için bizimde başkalarına karşı merhametli olmamız gerekmektedir. Bunun en güzel örneklerini sevgili peygamberimizde görmekteyiz;
Mekke de kendisine ve Müslümanlara müşriklerin yaptığı eziyetleri az çok biliyoruz. Peygamberimizin (sav)ve Müslümanların zorla Mekke den çıkarıldıklarını da biliyoruz. Aradan yaklaşık 8 yıl geçtikten sonra 12000 kişilik ordusuyla Mekke ye tekrar girdiğinde, mağrur bir fatih gibi değil, son derece mütevazı bir halde, başı secde eder gibi devenin boynuna yapışmış, tesbih, tehlil ve dua ile Allah’ın sonsuz lütfüna şükrederek ilerliyordu. Kâbe’ye girince peygamberimiz önce putları devirdi sonra Kâbe’yi tavaf etti. Mekke halkı hınca hınç Kâbe’nin etrafını doldurmuşlarıdı. İşte burada meşhur fetih hutbesini irad ederek şunları söyledi; “Allahtan başka ilah yoktur, onun eşi ve ortağı yoktur, O vaadine bağlı kaldı, sözünü yerine getirdi, kuluna yardım etti, tek başına bütün düşmanları hezimete uğrattı. İyi bilin ki bütün cahiliye adetleri, mal ve kan davaları şu iki ayağımın altındadır. Yalnız Kabe hizmetleri ile hacılara su dağıtma işi(hicabe ve sikaye hizmetleri)bu hüküm dışında bırakılmıştır. Ey kureyş halkı! Allah(cc)sizden cahiliyet gururunu, babalarla, soylarla büyüklenmeyi giderdi. Bütün insanlar Ademdendir,(onun çocuklarıdır)Ademde topraktan yaratılmıştır.(İrfan yücel Peygamberimizin hayatı sayfa206-212)Bundan sonra Allah resulü asla intikam duygusu ile hareket etmemiş, Ey Kureyş halkı benden ne umarsınız? Diye sorduğunda; Senden hayır umuyoruz karşılığını vermişlerdir. Bunun üzerine Resulullah(sav); “Bende size Yusuf aleyhisselamın kardeşlerine söylediği gibi; Bu gün size geçmişten dolayı azarlama yok…(Yusuf 92)diyorum hadi hepiniz serbestsiniz” demiştir. Fetihten sonra Mekke halkı mağlup edilmiş bir millet ve işkâl edilmiş bir memleketin halkı değillerdi. Hak ve vazifeler konusunda zaferi kazananlarla eşit konuma gelmişlerdi. O kadarki Medine’ye dönüşlerinde Mekke’nin idaresini Müslümanlığı yeni kabul eden Attab bin Üseyyid isminde bir Mekkeliye bırakmıştı. İşte burada özellikle vurgulamamız gereken peygamberimizin Avf ve merhametinin düşmanlarını da içine alacak kadar geniş olduğudur.
Günümüzde ve insanlık tarihinde galiplerin mağluplara veya güçlülerin güçsüzlere karşı nasıl davrandıklarını okuyor, duyuyor ve görüyoruz ki Gazze de yaşananlar buna en güzel misaldir. Kendilerininde Hitler tarafından soy kırıma maruz kaldıklarını iddia eden Yahudilerin, evlerinden ve yurtlarından zorla sürülen ve hiçbir günahı olmayan Filistinli kardeşlerimize uyguladıkları zulmü, inançları bir kenara bırakalım, insani değerlerle bile izah edilir bir yönü bulunabilir mi?
Peygamberimizin şefkat ve merhameti konusunda Allah(cc) “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”(tevbe 9/128)
Peygamberimiz (sav); Âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.(Enbiya 21/107)Dolayısıyla hayatı boyunca özellikle risalet döneminde hep çevresindekilere yumuşak davranmıştır. Onun bu yönü K.Kerimde şöyle ifade edilmektedir; “ Sen (o zaman), sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah’tan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah’a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.(Ali İmran 3/159)
Peygamberimiz yanına gelen herkese kapısını açık tutmuş, kendisini diğer insanlardan farklı görmemiştir. Yanına gelen bir gencin korkudan titremesi üzerine “Korkma rahat ol, ben kral değilim, ben kureyşten kuru et yiyen bir kadının oğluyum”(ibn mace eti’me 3)diyerek rahatlatmıştır.
Onun merhamet duygusu o kadar zirvededir ki; insanlar kendisi için canlarını bile vermeye hazırken, hizmet etmelerine bile izin vermemiştir. Gerektiği hallerde elbisesini kendi yamamış, evini kendisi süpürmüş, çarşı pazar işlerini kendisi görmüş, kısaca, imkânı var iken başkalarını hizmetinde kullanmamıştır.
Yine Resulullah(sav)çocukları sevmiş okşamış, hastaları ziyarete gitmiştir.
Bir defasında torununu öperken gören Akra b.Habis in; Benim on çocuğum var fakat onların hiç birisini öpmem demesi üzerine Rasulullah(sav)“Allah (cc)senin kalbinden merhameti kaldırmışsa ben ne yapayım” diyerek bu sözü hoş görmediğini belirtip “Merhamet etmeyene merhamet edilmez”(Buhari edep 18)buyurmuştur.
Mü’minlerin birbirlerine karşı merhametli olmalarını isteyen Peygamberimiz, hayvanlara bile merhamet göstermiş bizimde merhametli olmamız gerektiğini bildirmiştir.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, kendisine eziyet eden, öldürmeye teşebbüs edenlere bile beddua etmemiştir. Uhut harbinde dişlerinden biri kırılan ve yüzü yaralanan peygamberimize ashabı, müşrikler için beddua etmesini istemiş, Peygamberimiz (sav) “ben lanetleyici olarak değil, rahmet olarak gönderildim” diyerek isteklerini reddetmiştir. Taif dönüşü Taif halkının kendisine yaptıkları kötülükler karşısında her yeri kanlar içinde kalınca, Cebrail gelerek “dilediğini emretmen için Allah(cc)beni gönderdi, istersen şu iki dağı kapayıvereyim” demiş, ancak Resulullah bu teklifi kabul etmemiş, bunların Allah’a itaat edecek bir toplum olması için dua etmiştir.(Buhari Bedü’l halk 7)
Peygamberimizin bu konulardaki örneklerini çoğaltmak mümkün ancak önemli olan bu örneklerden ders almamız ve Merhamete kavuşabilmek için bizlerinde başkalarına karşı merhametli olmamız gerektiğini unutmamamızdır.
Her konuda olduğu gibi bu konularda da öğrendiğimiz, inandığımız bu hususları hayatımızda tatbik etmemiz çok önemlidir.
Bu yılki kutlu doğum haftasının, Allah’ın (cc)Rahmetine ulaşmamıza vesile olmasını temenni ediyor,Haftanın milletimiz memleketimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Selam ve saygılarımla…13.4.2011