Küçük yerleşim birimlerinin ortak sorunu istihdam olduğu hepimizin malumu..
Yalıhüyük coğrafi açıdan birçok yerleşim bölgesine göre çok önemli potansiyellere sahip olduğunu biliyoruz. Bunun başında bereketli Suğla arazisi, Suğla kapalı havzası ve Torosların en güzel yaylalarından biri olan Gölcük yaylası başlıca akla gelenlerden olsa gerek.
Neredeyse İlçe Nüfusunun üçte ikisi Yurtdışında yaşayan Yalıhüyük’te, bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar yatırımcı var. İmkânı olanlar da doğup büyüdüğü topraklara yatırım yapmamış.
Yapanlar ise bazı olumsuzluklar yaşaması sonucu işletmesini durdurmuş.
Yaklaşık bir yıldır Yalıhüyük’te hizmet veren Aktaş Mantar’da olmasa neredeyse hiçbir sivil girişimcilik yok. Aktaş mantar üretim tesisleri de bölgede söz sahibi olmak ve sesini duyurmak için çırpınıyor. Bunu da şu ana kadar başardılar diyebilirim. Çünkü üretimde şuan daki rekolte Türkiye ortalamasının üzerinde seyrediyor. Buradan yetkililerini kutluyorum.
Geçtiğimiz ay içinde Turizm sezonuna yeni projeleri ile merhaba diyen Tınaz tepe tesisleri bölge’de dağ turizmi açısından yıldız olmaya aday bir işletme olarak göze çarpıyor.
Tınaz tepe mağarası tesislerinin yeni sezon açılışına katılan Mevka yetkilileri bölgenin Konya Karaman etabında lokomotif görevi üstlendiğini söylüyorlar. Hatta Mevlana kalkınma ajansının bu yıl projede Turizme ağırlık vereceğini ifade ediyorlar.
Yazımın başında ifade ettiğim Bereketli Suğla arazisi, Suğla kapalı havzası ve Gölcük Yaylası gibi Yalıhüyük’ün coğrafi zenginlikleri neden hiçbir Yalıhüyüklü girişimcinin dikkatini çekmiyor?
Antalya’dan gelen Tınaztepe mağarası yanından geçen ve Bozkıra giden yen yol Gölcük yaylasının tam ortasından geçecek iken neden yayla turizmi değerlendirilmesin? Beyşehir gölünde olduğu gibi tekneler alınarak yada kiralanarak Suğla barajında günün batımı gün doğumu yerli ve yabancı turistlere gezdirilmesin? Leziz balıkları sandal üstünde göl kenarında yapılacak balık lokanta veya restoranlarla donatılmasın? Bölgenin akciğeri Toroslar ve içinde barındırdığı Gölcük yaylasına gelen yerli ve yabancı turistler yaylada yayık ayranı içip oksijen depolamasın, aşağıya inip teknede göl gezintisi ile güneşin doğuşunu batışını izlemesin, balığını yemesin?
Bu ve benzeri projeleri hayata geçirebilecek Yalıhüyük’te yürekli bir yatırımcı yok mu?
Esen kalın…