Kulumun kuluyla 2008’e merhaba -2-

2008’İ  KUSURLARLA KARŞILAMAYALIM DOSTLAR!

Rahman olan, Rahim olan, selam olan, mümin olan, müheymin olan, aziz olan, cebbar olan, mütekebbir olan, halık olan, bari olan Yüce Allah (cc)’ın isimleriyle geçen bölümden kaldığımız yerden devam edelim inşaallah…

Bu günler,yani Yılbaşı Katolik ve Protestan-Evangelist mezheblerine göre 24-25 Aralık ve Ortodoks mezhebine göre de 6/7Ocak, İsâ (as)’ın dünyayı teşrifinin 2008’inci yıldönümü olarak kutlayacaklardır.Hz.Peygamber(sav)’e Ashabı Kiram sora; Ey Allah’ın Resulü Pazar-tesi günleri neden oruç tutarsınız dediklerinde.Hz.Peygamber (sav) Efendimiz  o gün benim bedeni olarak dünyaya geşilimdir.Aynı gün Hz.Kur’an’ın inişiyle Muhemmed Resulüllah oluşumdur. (Binlerce selatu selam olsun!..) Buyurdular.Demek ki doğum günleri kötülük-lerle değil ibadetlerle geçirmemiz bir Peygamber (sav) mirası ve sünnetidir.  

Yüce Peygamber’in doğum yıldönümünü kutladıklarından dolayı tebrik edilebilir.Çünkü vahy-i ilahîden insanlığa sunuluş olan Peygamber nimetinin kadri bilinmiş olur. Dolayısıyla bu niyetle tertib olunan kutlamaları biz müslümanların Amentusu olan ‘Tüm Peygamberlere İman’inancımız gereği  bizlerde aminlerle katılmalıyız.Çünkü, bütün Nebi ve  peygamber-lerin hepsi bizim için, seçkin insanlar olup, tabiri caizse Yürüyen “ KUR’AN ” oldukların- dan Yüce Kitabımız Hz. Kur’an şöyle beyan ediyor‘…O’nun elçilerinden hiç biri arasında ayrım yapmazlar ve işittik ve itaat ettik.Bize mağfiret ev ey Rabbimiz,zira bütün yolcuların varış yeri sensin!”derler.(Kur’an Mesajı meal-tefsir Muhammed ESED c.1.s. 86Bakara 2/285)

Bu bakımdan,sevinçlerine ortak olmak isteriz;müslümanlar olarak,bütün ilahî peygam berlerin gerçek ümmetiyizdir.Şunu da ifade edeyim ki; Hz. Îsâ’nın doğum yıldönümü’ adına yaptıkları kutlamaların, içkilerle-kumarla-çam devirmekle o geceye mahsus hindi kesmekle   barlarda kadınlı erkekli tepişmek gibi tavırlarla veya onların Jesus bizim günahlarımız için kendini fedâ etti. gibi yorumlarla, böyle  doğum kutlamalarında yaptıkları azgınlık ve sapık-lıklara elbette bir Peygamber (sav) Ümmeti olarak  karşıyız-karşı olmalıyız. Çünkü Bir Pey-gamber (sav)’in doğum yıldönümü böyle sapıklıklarla kutlanamaz. ‘Şeran kızılması gereken bir konuda kızmayan insan, iman zevkıni tadamamıştır.’diyen İmam Şafiî’nin ikazı gereğin-ce…Neden bakın 250 yıl öncelerde büyük matematikçi ve filozof Bleise Pascal’ın  kötülükler içinde intiharın eşiğine gelmişken; ‘vahy’ kaynaklı bir dine yönelmek sûretiyle kurtuluşa eri-şip, ‘Bana filozofların değil, Peygamberlerin haber verdiği Tanrı’yı öğretin..’Manalı değimli dostlar!..Müslümanım diyen okkalı insanların, ilim ve tekniğini bırakıp, yabancıların kötü örf ve adetlerini, yaşayışını, kültürünü, giyim şekillerini almak medeniyyet olmaz haaaa. Bu olsa olsa, kedi öz benliğini inkar etmek ve basitleşmek olur. Yoksa çam ağaçlarına ve dini bir vecibe olan Kurban bayramından müslümanların kestikleri kurbanlara hayvan kıyımı diyen hayvan halkası savunucular kaz kafalılar hindi sürülerine savaş açanlara hiç gık çıkar-mayarak zafer kazanmak mı medeniyettir? İçki şişelerini boşaltmak, evde eşleri  çocuklar babalarını beklerken onların kumar masalarında küflenmeleri, sabahlara kadar kadın-erkek tepişmek mi medeniyettir ? Vatikanı bile geride bırakan bir işgüzarlıkla, evleri çam fideleri ile süslemek, vitrinleri, heybeli, bastonlu noel babalarıyla donatmak mı medeniyettir?

SORMAZLAR MI İNSANA!..

Hani, tekniğin kapısını aralayan ilminiz?

Nerede, isminizi koyduğunuz keşfiniz?

Başörtüsüne takılan uçaklarınız, füzeleriniz?

Hani nerede; patent hakkı size ait olan buluşunuz? Yoksa, basit medeniyetçilik oyun-larıyla madenilik olamaz.Dünya fitnesi olan evlatların saçları-sakalları,giyimleri kuşam larıyla,caddelerde sokaklarda nara atarak veya arabalarının popmudur-topmudur neidüğü belli olmayan müzikleriyle başkalarını rahatsız etmekle  medeniyet olmaz Haaaa.

Bakınız Yüce Allah (cc)’ımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Mü’minleri bırakıp hakikati inkar edenleri müttefik edinenlere gelince,onlarla şeref kazanacaklarını mı umuyorlar?Unutmayın ki asil şeref yalnız Allah’a aittir.(Kur’an Mesajı meal-tefsir Muham-med ESED c.1.s.171 Nisa 4/139) şu bir hakikattır ki mümin ile kafir arasında yardımlaşma bakımından hiçbir bağ yoktur.Yalnız kafir ve fasıklarla, işbirliği yapmak caizdir.Çünkü Resulüllah (sav) şöyle buyuruyor: “Bir kavme karşı yüzümüz gülse de kalblerimiz onlara lanet eder.” Bazı alimlere göre kafir ve müşriklerle idare-i maslahat yapmak, müslümanlara zarar vermemek ve İslam’a aykırı olmamak şartıyla caizdir.Bu dostluk adam öldürme, hırsız lık yapma ve yalan şahitliğe sebeb olursa, elbette caiz değildir.(Mektubat, s.444) Bir müslü-manın yahûdi veya Hıristiyan gayrı müslim bir komşusu olabilir.Komşuluk münasebetleri elbette olacaktır.Amma Müslüman Müslüman kalmalı, gayrı müslim de gayrı müslim kal-malıdır. Müslüman, Cenab-ı Hakk’ın: “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”(Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli Maide Kafirun 109/6) Buyurduğu gibi, demelidir. Bu ayetlerin yanı sıra Hz. Peygamber (sav) de Müslümanları, itikadı ve ahlâkî alanda olduğu gibi kılık ve kıyafet, sakal ve bıyıkları konusunda gayri müslimlere benzememeye davet ve teşvik buyur- muşlardır. (Geniş bilgi için Bak. M. Talu, Dinî Meselelerimiz, 361-363)

Bu kötülükler doğrultusunda yılbaşını kutlamak,imanımızı yaralamaktır.Bir Müslüman, iman esaslarında yeri olmayan bir inancı benimserse, kendi inançlarını zayıflatmaya ve unutmaya başlar. Nitekim bugün, kendi yılbaşını bilmeyen, fakat Hıristiyanların yılbaşısına aylarca önceden hazırlanan bir nesil türemiştir. Onlara acımak lazım çünkü günde yarım saatini namaz ve niyaza ayıramayanlar, günler önce tuttuğu bir takımın maçına katılmak üzere bilet ayırdığı veya  saatlerce eğlence yerinde nefes tüketmekte, sabahlara kadar yılbaşı kutlama  zavallılığına düşmektedirler.Müslüman, içki, kumar, dans gibi Allah (cc)’ın yasak ettiği işleri yaparsa, kulluk şuurundan ve ibadetlerden uzaklaşır. İnsan, hayatındaki olumlu ve olumsuz davranışları değerlendirmeden geleceğin planını yapamaz ve yapmasıda müm-kün değildir. Bunun için bir yıllık zaman insan ve toplum hayatı açısından son derece önem-lidir.Bu süre içinde şahıs aile,millet ve insanlık için neler yaptığını gereken ibadet,itaat vs. iyilikler gerçekleştirdiğini kontrol etmeli.Çünkü geçmişin muhasebesini yapmadan gele-ceğin hareket tarzını belirlemek doğru olmaz.Öyleyse yeni bir yılı idrak etmenin sevinç ve heyecanı da makul ölçüler içinde idrak edilmelidir. Bir Peygamberin doğum günü bile olmadığı halde kabul ederek  kötülüklerle kutlanamaz.Ya Duâlarla aminlerle kutlanmadır. “Noel Baba” efsanesi ise; haksız bir güç, iyiliksever ve hoşgörü ile çocukların hatta yetiş-kinlerin dikkatleri ve inançları boş bir zemine çekilmektedir.Bu da örf ve adetlerimizi bir yana, millî birlik, beraberlik ve ülke menfaatine ters düşmektedir.Çünkü kaynağında hiçbir ilmî veri ve belge yoktur. O yapıyor, ben de yaparım, o halde insan hayatında yıl ay, hafta, gün, gece, saat, dakika, hatta saniyenin dahi önemli olduğunu açıklamak zorundayız. Çünkü insanın dünya ve ahiret kazancı da buna bağlıdır.Hz.Peygamber (sav) Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışın” buyurmaktadır.Bu dönüm noktası içinde insan günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak geride bıraktığı mesaisini değerlendirerek kendi kendini sorgulamalıdır.Yüce Allah, insanın geçmişini yoklama ve geleceğini düzenleme açısından dikkatini çekmek üzere şu ayet meallerine göz atalım: “İnsanlar sadece‘İnandık’ ’demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava çekilmeye ceklerini mi sanıyorlar?” (Kur’an Mesajı meal-tefsir Muhammed ESED c.2.s.804 Ankebut 29/2)

Burada kimseyi kırmak rencide etmek gayem değil çünkü “Herkesin kazanacağı yal-nız kendisine aittir.Amma bir inceliğide söylemem gerekir ki o da şu dur:Yüce dinimiz insan ların sorumluluğunu denizin ortasındaki geminin içinde bulunan yolcuların birbirine karşı olan sorumlulukları kadar önemli kabul etmiştir. Şayet yolculardan biri veya birkaçı canım istiyor ya da su ihtiyacım var diye gemiyi delme teşebbüsünü kendisine verilmiş bir hak olarak iddia eder, diğerleri de buna kayıtsız ve ilgisiz kalırlarsa, hem geminin, hem de için-dekilerin huzur ve emniyetinden bahsedilemez. Dolayısıyla zaman yüksek ve şarıl şarıl akan şelalelerdeki su gibidir.Onu durdurmak ya da geri çevirmek mümkün değildir.“ Zararın nere-sinden dönülürse kârdır.” Sözü doğrultusunda fert ve toplum olarak; karşılıklı anlayış, inanç ve vicdan hürriyetine saygı, diğer insan haklarına riayet, adalet, çalışma, meşru servet, sos-yal barış ve huzur iklimine kavuştuğumuz gün kâr ve kazanç anını yakalamış sayılırız. (Diyanet Aylık Dergisi Sayı:98)2007’de yaptıklarımız iyilikler ve kötülükleri, tanıyıp kaybet tiğimiz yakınlarımızı-dostlarımızı ve 2008’e daha iyi ve güzellikler içinde girmemiz için başta gerçek dostlarımız olan Yüce Yaratıcımızı, Peygamberimizi, Kur’anımızı küstürmeye-lim.Bu duygu ve düşünceler içerisinde idrak edeceğimiz 2008 yılının memleketimize,mille-timize,ordumuza, yurdumuza,bayrağımıza, nefsimize-neslimize,siz okuyan dostlarıma hayır- lar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ederim. Buluşuncaya dek hoşça kalın Rabbimizle dostça kalalım!.. “ SECCADENİZİ KÜSTÜRMEYİN ” 
 
Yusuf ÇAKICI – Yalıhüyük/KONYA

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
emoji-5
Emoji
Kulumun kuluyla 2008’e merhaba -2-

Bültenimize abone olun, yeni haberleri bildirelim.

Yalıhüyük hakkındaki yeni haberlerden haberdar olmak için ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlatın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalıhüyük.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!